Vergi Dünyasını Keşfet
Popüler Başlıklar
- Birleşme Bölünme Ve Tür Değiştirme Hallerinde Vergi Uygulamaları
- Yargı Kararı Derlemesi -2: Dar Mükellef Kurumlara Yapılan Ödemelerde Vergilendirme
- Tevsi Yatırımlarda İndirimli Kurumlar Vergisi Hesaplaması
- Dönem Sonu Değerleme İşlemleri
- Avans Kar Paylarının Şirkete Geri Çağrılmasının Vergisel Sonuçları
Vergi Dünyası Hesabım
- Üye Ol
-
Giriş
Yeni Üye Ol
Üye hesabı oluşturarak, daha hızlı alışveriş yapabilir, yeni ve eski siparişlerinizin durumunu güncel takip edebilirsiniz.
Yeni Üye Ol -
Sepetim
Sepetinizde 0 ürün var
- Arama
BİLGİ
BİLGİ
4 Seri No’lu Çvöa Genel Tebliğ Taslağı Ve Vergilendirme Yetkisi
Vergi Dünyası Dergisi4 Seri No’lu Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları Genel Tebliğ Taslağının, "ÇVÖ Anlaşması Hükümlerinin İç Hukuk ile İlişkisi" başlıklı bölümünde aşağıdaki açıklamalar yer almaktadır.
“ÇVÖ Anlaşmalarında öngörülen vergilendirme yetkisinin paylaşımına ilişkin hükümler sonucunda serbest meslek faaliyetleri veya benzer nitelikteki diğer faaliyetlerden elde edilen kazançların vergilendirilmesi konusunda Türkiye tarafından bir vergilendirme yetkisi elde edilmesi durumunda, bu yetkinin iç hukukta öngörülen vergi hükümlerine uygun olarak kullanılması esastır.
ÇVÖ Anlaşmasının vergilendirme yetkisini dağıtıcı özelliğinin Türkiye’nin buradan aldığı vergilendirme yetkisinin kullanımı bakımından iki önemli özelliği bulunmaktadır. Türkiye’nin ÇVÖ Anlaşmasına bağlı olarak aldığı bu yetki, anlaşmanın öngördüğü sınırlar çerçevesinde iç hukukta yer alan mevcut vergi hükümleri ve mevzuatı esas alınarak hayata geçirilir. Diğer bir ifade ile anlaşmada Türkiye’ye bırakılan vergilendirme yetkisi tek başına vergilendirme imkânı tanımamakta, ancak iç hukukta bu konuya ilişkin bir hüküm olması durumunda vergilendirme yetkisinin somutlaştığı işlemlerin vergilendirilmesine dayanak teşkil etmektedir. Türkiye, iç hukuku kapsamında anlaşmada tanınan vergilendirme yetkisini genişletememekte, ancak yabancı sosyal güvenlik kurumlarından alınan emekli maaşlarında olduğu gibi istisna tanımak ya da faizlerde öngörüldüğü gibi ilgili anlaşmaya nispeten içeride daha düşük oran uygulamak suretiyle daha dar kullanabilmektedir.
Konunun diğer boyutu ise iç hukuk uygulamasının belirli bir gelirin ÇVÖ Anlaşmasındaki nitelendirmesi ile bağlı olmadığıdır. Belirli bir gelir ÇVÖ Anlaşmasında vergilendirme yetkisinin paylaşımına konu olan maddelerden biri kapsamında bir gelir unsuru olarak nitelendirilerek vergilendirme yetkisi mukim ya da kaynak ülke arasında paylaştırılabilir. Anlaşmada vergilendirme yetkisinin paylaşımı sırasında öngörülen gelir unsuru nitelendirmesi vergilendirme yetkisinin iç hukukta kullanılması sırasında bağlayıcı değildir. Anlaşmanın belirli bir gelir unsuru olarak nitelendirdiği gelir, iç hukuk uygulamasında farklı şekilde nitelendirilebilir. Örnek olarak, tüzel kişilerin sunduğu hizmetler açısından ilgili anlaşmada özel hüküm bulunmayan durumlarda anlaşmanın ticari kazançlara ilişkin maddesinden Türkiye’nin vergilendirme yetkisini alması halinde verilen hizmetin niteliğinin gerektirmesi koşuluyla iç hukukumuzda bu hizmetten elde edilen gelirlere serbest meslek kazançlarına ilişkin vergilendirme hükümleri uygulanabilecektir. Dolayısıyla, gerçek ve tüzel kişilerin sunduğu serbest meslek faaliyetlerinden elde edilen kazançların vergilendirilmesinde ilgili anlaşmanın ticari kazançlar ya da serbest meslek kazançları maddesine göre vergilendirme yetkisinin Türkiye’ye ait olması durumunda bu kazançlar iç hukukumuzda tanımlanan gelir unsurlarına uygun şekilde vergilendirmeye tabi tutulacaktır. “
Yukarıda yer alan tebliğ açıklamalarına katılmamaktayız. Çünkü, çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları bir devlete vergilendirme yetkisi vermez. Devletler vergilendirme yetkisini kendi iç hukuklarından alır ve çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları bu yetkiyi sınırlar. Ülkemiz açısından bakıldığında Türk Devleti örneğin tam mükellef gerçek kişilerin GVK’da sayılan gelir unusurlarından dünyanın neresinde olursa olsun sağladıkları kazançları yine GVK’da yer alan hükümler kapsamında vergilendirme yetkisini, Anayasımızın 73’üncü maddesine uygun olarak GVK ile almıştır. Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarındaki hükümlerin hiç biri devletimizin kanun ile aldığı vergilendirme yetkisi üzerine yeni bir yetki vermez ancak bu yetkiyi sınırlandırır. Dolayısıyla, vergilendirme yetkisi iç hukukla alınır ancak vergi anlaşmaları bunun çerçevesini daralatabilir ancak genişletemez.
Bu açıdan bakıldığında yukarıda yer alan tebliğ taslağı açıklamalarının vergi anlaşmalarının Türk tarafına bir vergilendirme yetkisi vermesi durumuna vurgu yapan cümleleri taslak metninden çıkarılmalıdır.
İlgili Diğer Yayınlar
Hemen Satın Al
